AK Parti Genel Merkezi’nin Şubat ayı yayınında Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’la yapılan özel röportaj yayımladı.Türkiye'nin en başarılı bakanları arasında olan Albayrak, sorulan sorulara önemli cevaplar verdi.15 Temmuz Darbe Girișimini ilk duyduğunuz an neler hissetiniz ve darbe girişimi sonrasında FETÖ’ye karşı yürütülen mücadeleyi nasıl buluyorsunuz?Türkiye gerek şanlı tarihi, gerekse son 15 yıl içerisinde gerçekleştirdiği değişimler ile el açan bir ülke konumundan istikrarı, ekonomik yapısı ve demokrasisi ile bölgesinde örnek bir ülke konumuna geçti. Bu sebeple gerek iç gerekse dış mihraklar tarafından üzerine oyun oynanan bir ülke oldu. Bundan dolayı da hedef seçildi. Darbe girişimini ilk duyduğum anda ülkem ve milletim adına büyük bir üzüntü duydum. Bu aziz milletin parasıyla vatanı savunmak için alınan silahları bu millete nasıl doğrultuyorlar diye hayıflandım. Ama vatanı için yüreği çarpan, okunan salayı kendisine kalkan edinmiş her vatansever gibi ben de “Bu büyük millet hainlere geçit vermez” diye düşündüm. Bu aziz millet, doğrudan halkına silah doğrultan, iradesini bir yerlere teslim etmiş bu hain yapıya geçit vermeyecekti, vermedi de. Sayın Cumhurbaşkanımızın dik duruşu, feraseti ve soğukkanlılığı halkımıza büyük bir moral ve cesaret verdi.15 TEMMUZ GECESİ ÇANAKKALE RUHUNUN TEKRAR DİRİLDİĞİNİ GÖRDÜM Türk halkı o gece kadını, erkeğiyle milli iradeyi ayaklar altına almaya çalışanlara karşı büyük bir kahramanlık örneği gösterdi. O gece ülkenin dört bir yanında büyük bir kahramanlık destanı yazıldı. Türk milleti tüm dünyaya demokrasi ve vatanperverlik dersi verdi. Millet; ülkesine, vatanına ve geleceğine sahip çıktı. Hani hep söylüyoruz ya “Edirne’den Kars’a bu milletin ortak iradesi Türkiye’nin en büyük güvencesidir” diye. İşte bu milletin feraseti o gece “Önce Vatan” diyerek canını hiçe saydı ve darbeci alçaklara karşı durdu. Ben o gece Çanakkale ruhunun tekrar dirildiğini gördüm. O gece eline bayrağını alan her vatansever; ne şahsını, ne ailesini ne de canını-malını düşündü. Yakın tarihte milletimiz; e-muhtıra, 367 krizi, Gezi Parkı Olayları, 17-25 Darbe Girişimi gibi siyaseti dizayn etme girişimlerine tanık olduğu için 15 Temmuz gecesi yapılmak isteneni de çok iyi okudu ve harekete geçti.Milletimizi hakir gören zihniyet milletimizin şuurunu dikkate almadı. Onlar hesap yaptı, plan yaptı ama bu planı Allah’ın izniyle aziz millet başlarına yıktı. Onlar bu ülkeyi kolayca teslim alacaklarını, milletin tanklardan, uçaklardan korkacaklarını düşündüler ama milletin korkusuz iradesi karşısında ne yapacaklarını bilemediler. Kim ya da hangi karanlık güç, hangi silahı, hangi sinsi planıyla gelirse gelsin bu milletin çelikten sinesine çarpacak ve tarumar olacaktır. Yeter ki milletimiz bu kararlılığını, bu inancını ve bu milli şuurunu korusun! Bizim Türkiye olarak ulaşamayacağımız hedef yoktur. Millet olarak hepimiz, girişime destek veren asker görünümlü teröristler ile peygamber ocağında sadakatini bozmamış, millete değil düşmana silahını doğrultan askerimizi asla birbirine karıştırmadık. Millet olarak bu asker kılığındaki FETÖ’cü yapıya ne kadar öfke duyuyorsak; vatanı için o gece gözünü kırpmadan şehit düşen Ömer Halisdemir gibi kahraman Türk askerlerine o kadar muhabbet duyuyoruz. AK Parti Hükümeti olarak devletin bekasına yönelen tehdidin sonlandırılması için OHAL’i ilan ettik. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın belirttiği gibi OHAL vatandaş için değil devlet için ilan edildi. Halkımızın günlük yaşantısında herhangi olumsuz bir değişiklik olmadı. OHAL sayesinde demokratik ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalışan silahlı terör örgütlerine, demokratik kazanımlara zarar vermeden hak ettikleri cezalar verilecek. Bu kapsamda FETÖ mensupları başta askeriye, polis teşkilatı ve yargı olmak üzere, bütün devlet kurumlarından temizleniyor/temizlenecek. FETÖ’nün yurt dışındaki bağlantılarının ortaya çıkarılması için de geniş çaplı bir diplomasi yürütülüyor. Darbe girişiminin ardından OHAL ilan edilmesi başta FETÖ olmak üzere bütün terör örgütleri ile mücadele edilmesinde devlete büyük kazanımlar sağladı. Bu süreç devam ederken işin adli ve hukuki boyutuna bağımsız yargı bakıyor. Biz hükümet olarak idari kısmını yürütüyoruz. Kim olursa olsun bu FETÖ yapılanmasının içerisinde bulunan, bu yapının darbe girişimlerini destekleyenlere gereken işlemleri uyguluyoruz. Zira böyle yapmazsak şehitlerimizin, gazilerimizin, aziz milletimizin hakkını, hukukunu koruyamayız.Bu anlamda FETÖ ile mücadelenin etkili bir şekilde sürdüğünü ve aynı kararlılıkla süreceğini özellikle belirtmek istiyorum. 15 Temmuz'da bir kez daha gördük ki Türkiye'nin diz çökmesi için maşaları tutan eller hazırda bekliyor. Bir millete mesaj vermek isteyenlere, istikamet belirlemeye çalışanlara cevabımız, daha da çok çalışarak, ülkemizi çok daha güçlü konuma getirerek verilecektir. Millet olarak güçlü olduğumuzda, dünyanın 4 bir köşesindeki mazlum halklar kendilerini güçlü hissetmekte ve mutlu olmaktadır.Halk oylamasına sunulacak olan anayasa değişikliğinin ülkemiz için önemi nedir? Bu referandum Türkiye açısından önemli bir dönüm noktası niteliğinde. Türkiye’de istikrarın kurumsallaşması ve kalıcı hale gelmesi açısından, Türkiye’nin 2023 ve 2071 hedeflerine ulaşması bakımından bu referandum önemli bir eşiktir. Bir kere bu anayasa değişikliği, yürütmedeki çift başlılığı ortadan kaldırarak, yasamayı daha da güçlendirerek ve yargı bağımsızlığını teminat altına alarak Türkiye’yi yönetimsel anlamda daha da güçlendirecektir. Anayasa’dan kaynaklanan yönetimsel karmaşayı ortadan kaldırarak yetki ve sorumluluk dengesini netleştirecektir. Seçilmiş Cumhurbaşkanı ile Seçilmiş Başbakan’a yürütme erkini veren ve yetki karmaşasına neden olan bu eski anayasal düzenlemeler rafa kalkacak, Türkiye etkin bir yönetim anlayışına sahip olacaktır. Erken seçim, koalisyon gibi ifadeler Türkiye’nin gündeminden çıkacaktır. Böylece Türkiye daha öngörülebilir bir ülke haline gelecektir. Anayasa değişikliği ile gücünü doğrudan doğruya halktan alan bir yürütme sistemi ile siyasi istikrar kalıcı hale gelecektir. Hızlı ve etkili yönetim, ekonomik büyüme, refah ve kalkınmanın garantisi olacaktır. Çünkü hiçbir yatırımcı öngörülebilir siyasi istikrarı olmayan, karmaşık bir bürokrasiye sahip bir ülkeye yatırım yapmak istemez. 90’lı yılları hatırlayın. Türkiye açısından tam bir belirsizlik yıllarıydı. Koalisyon pazarlıkları, kısa süreli hükümetler, milletvekili transferi yoluyla kurulan hükümetler yada bu transferler yoluyla düşürülen hükümetler…Bütün bunlar Türkiye’yi ekonomik ve yönetimsel anlamda krizlere ve kaosa sürükledi. Bu yıllar Türkiye için kayıp yıllar oldu. Dünyada birçok ülke bu yıllarda büyük kalkınma hamleleri yaparken Türkiye kısır iç siyasi çekişmelerle boğuştu. Keza çok yakın bir süreçte 7 Haziran seçim sürecinde yaşananlar da ortada. Bu mevcut sistemin garabeti neticesinde Türkiye o süreçte bir hükümet kuramadı ve erken seçime gitmek zorunda kaldı. Bütün bunlar istikrar ortamına sekte vurdu.Ekonomik ve Siyasi istikrarın sağlanması, ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması, güçler ayrılığı ilkesinin tam uygulanabilmesi, bürokratik ve askeri vesayetin son bulması, hukukun tarafsız ve bağımsız olması için anayasa değişikliği 2023 ve ötesi hedeflere ulaşmada devletimize ciddi ivme kazandıracaktır. Allahın izni milletimizin feraseti ile ülkemiz, milletimiz, devletimiz daha da güçlü yarınlara koşmak için EVET diyecektir.AK Parti’nin girdiği her seçimden zaferle çıkmasını sağlayan etkenler nelerdir? AK Parti teşkilatlarına vermek istediğiniz mesajlar nedir?Cumhurbaşkanımızın Türk Baharı olarak nitelendirdiği 3 Kasım 2002 seçimleri Türk siyasi hayatı açısından önemli bir milattır. “Her Şey Türkiye İçin” parolası ile göreve gelen AK Parti iktidarı ile beraber halkımız eskimiş, köhnemiş siyaset anlayışını ve zayıf koalisyonlar dönemini tarihe gömdü. AK Parti kurulduğu günden bu yana girdiği her seçimde açık ara birinci parti oldu. Siyasette kaide bellidir; Siyaseti milletle yaptığınız vakit, pusulanızı millet belirlediği vakit, milletin hissiyatına tercüman olduğunuz vakit her daim muvaffak olursunuz. AK Parti de öyle yaptı. Çünkü AK Parti’nin tabelasını millet asmıştı. 2001 yılında AK Parti’yi kuran bizatihi milletin ta kendisiydi. AK Parti bunu hiçbir zaman unutmadı ve tüm politikalarını millete rağmen değil millet ile birlikte yürüttü. Dolayısıyla başarılar da arka arkaya geldi ve inşallah gelmeye de devam edecek. Yine başka bir kaide daha vardır; “Başarıyı yakalamanın yolu değişimden geçer”. Yani çağı yakalayamazsanız, çağa uygun bir şekilde değişimi dönüşümü gerçekleştiremezsiniz başarıyı yakalayamazsınız.İşte AK Parti; değişimi, dönüşümü ve yenilikleri kendisine ilke edinerek çok büyük reformlara imza attı.Yani AK Parti reformcu bir parti oldu. Ve böylece siyasete bir ivme kattı. Vesayet ve statükodan beslenen, olumlu yönde her değişime karşı çıkan alışılmış siyaset kalıbını değiştirdi. “Yapılamaz” denilen birçok icraat, birçok köklü reform 15 yıllık AK Parti hükümetleri döneminde tek tek yapıldı. Birileri konuştu, karşı çıktı, yıktı, yaktı ama AK Parti yaptı. AK Parti laf değil iş üretti. Esasen zor olan yapmak, kolay olan yıkmaktır. Ne yazık ki Türkiye’de belli bir kesim hep yıkmak için uğraştı. Mesela 1. Köprüye, 2. Köprüye, 3 köprüye, 3.Havalimanına ve daha birçok hizmete karşı çıktılar hatta yapılan hizmetleri “Cinayet” olarak nitelendirdiler. Hatırlayın 2007 yılında “Cumhurbaşkanı’nı Meclis seçsin” dedik karşı çıktılar, “millet seçsin” dedik ona da karşı çıktılar. Yani yapıcı değil yıkıcı oldular. İşte AK Parti ile diğer zihniyeti ayıran temel öğe buydu. Siyasetin temel amacı millete hizmettir. Yani siyaset, insanların refahını ve mutluluğunu sağlamak için bir araçtır. Amaç insanımızın yaşam standardını yükseltmektir. AK Parti siyaseti bu bilinçle yaptı. Yani siyaseti millete hizmet için bir araç olarak gördü. AK Parti yüzyıllar önce ecdadımızın ortaya koyduğu “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” temel düsturunu kendisine ilke edindi. Millete “Çarıklılar” “Bidon kafalılar” ve “Göbeğini kaşıyan adamlar” diyerek hakir gören zihniyetin karşısında milletle saf tuttu. “Bu millet seçmeyi bilmez” diyenlere, “Çoban ile benim oyum bir olmamalı” diyenlere milletin desteğiyle sandıktan çıkan sonuçlarla cevap verdi. AK Parti bu zihniyetin karşısına dikilerek, milli iradeyi öne çıkardı, milletin ortak aklına, ferasetine güvendiğini dile getirdi. AK Parti millete tepeden bakan vesayetçi anlayışı yıktı.Birileri Konuştu, Karşı Çıktı, Yıktı, Yaktı Ama AK Parti Yaptı. AK Parti Laf Değil İş ÜrettiAK Parti’nin değerli ve fedakar teşkilat mensuplarına çağrım; Bu önemli süreçte yani referandum sürecinde daha güçlü, daha müreffeh bir Türkiye için bugüne kadar olduğu gibi çok çalışmaları, çalınmadık kapı sıkılmadık el bırakmayarak milletimize bu anayasa değişikliğinin önemini anlatmalarıdır. Teşkilatımızın kıymetli mensupları unutmasınlar ki bu referandum sadece bir oylama değil; Türkiye’nin bundan sonraki süreçte dünyadaki yerini de güçlendirecektir. Bu referandumda Evet için çalışacak teşkilatlarımız AK Parti için değil Türkiye için büyük bir hizmet gerçekleştirmiş olacaktır. Daha güçlü, daha müreffeh bir Türkiye için durmadan, yılmadan, yorulmadan daha da çok çalışacağız. Gelecek nesillere sürdürülebilir kalkınma, yaşanabilir bir çevre, daha da güçlü tam bağımsız bir Türkiye bırakacağız.2023 hedeflerimiz doğrultusunda giderek artan enerji ihtiyacını karşılamak için yapılan yatırımları nasıl değerlendirirsiniz?Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan, ekonomik açıdan sürekli büyüyen, giderek sanayisi güçlenen, kentleşme oranı artan Türkiye’nin, enerjiye olan gereksinimi sürekli artmaktadır. Çünkü ekonominin büyümesi için üretimin artması, üretimin artması için de enerjinin temin edilmesi gerekmektedir. Ekonomik büyüme ve kalkınmanın itici gücü enerjinin uygun maliyetli, sürdürülebilir ve kaynak çeşitliliğine dayanan bir şekilde temini büyüyen ve gelişen Türk ekonomisinin olmazsa olmazdır. Türkiye son 15 yılda gösterdiği yüksek ekonomik performans ile küresel çapta en hızlı büyüyen ülkeler arasına girdi. Bu da beraberinde enerji ihtiyacımızın aynı oranda artmasına neden oldu. Bu süre zarfında elektrik ve doğal gaz piyasalarına özel sektör ve kamu olarak toplam 75 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Gelişen ekonomi, kentleşme ve artan nüfus ile birlikte Türkiye’nin elektrik tüketiminin 2023 yılına kadar yaklaşık iki kat artarak 424 TWh’ye ulaşması bekleniyor. Bu da sisteme ilave 50 bin MW ilave kurulu gücün eklenmesi demek. Türkiye bugün enerjide %75 oranında dışa bağımlı bir ülke ve dış ticaret açığımızın önemli bir kısmını oluşturan enerji ithalatı uzun dönemli hedeflerimiz açısından ciddi bir risk oluşturuyor. Bu nedenle Bakanlık olarak Türkiye’nin enerjide arz güvenliğinin sağlanması için yerli enerji kaynaklarının ekonomiye kazandırılması, yenilenebilir enerji ve nükleer başta olmak üzere ulusal enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, enerji verimliliğinin teşvik edilmesi, kaynak ülke ve güzergâh çeşitliliğinin artırılması, küresel enerji işbirliklerinin geliştirilmesi ve yabancı yatırımın teşvik edilmesi gibi konularda kapsamlı stratejiler geliştiriyoruz.Hamdolsun yakın zamanda özellikle yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızın elektrik üretimindeki payında çok önemli artış sağladık.2016 yılında yerli kaynakların elektrik üretimindeki payı yüzde 49,3 ile AK Parti iktidarlarının en yüksek seviyesine geldi. Yine yerli kaynaklarımızın başında gelen kömürün elektrik üretimindeki payı, bir önceki yıla göre yüzde 23 oranında artırdık. Yenilenebilir enerjinin payında ise bir önceki yıla oranla yüzde 31 artış sağladık. Şimdi inşallah önümüzde yeni bir süreç başlıyor. Yerli kömür, rüzgar ve güneş enerjisinde 1000’er MW’lık kurulu gücün sisteme alınması için düğmeye bastık. Bunu yaparken de özellikle yenilenebilir enerji teknolojilerinde ülkemizi ithalata dayalı, bu alanda da dışa bağımlı bir halden kurtarmak istiyoruz. İç Pazar avantajı, bölgesel konum ve yetişmiş insan gücümüzü kullanarak, yenilenebilir enerji teknolojilerinin ülkemizde üretimini gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda YEKA modeli adı verdiğimiz model ile tüm altyapı işlemleri tamamlanmış, izinleri alınmış bir kaynak alanını Türkiye’de üretim, ar-ge ve yerli mühendis çalıştırma şartları ile ihaleye açıyoruz. Bu sayede ülkemizin, montajın ötesine geçerek, tüm parçalar özelinde bu teknolojilerin üretim merkezi haline gelmesini hedefliyoruz. İlk ihalemizi güneşte önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğiz. İnşallah yaz aylarında da rüzgarda aynı modelde ihalemizi yapacağız. Yerli ve yenilenebilir hedeflerimizi bu yıl ile sınırlı değil. 2023 HEDEFİ Hedefimiz 2023’te rüzgar, güneş ve yerli kömürde 5’er bin MW’lık kurulu gücü sisteme alarak, yerli ve yenilenebilir kaynaklı üretimimize 15 bin MW gibi büyük bir gücü eklemek istiyoruz. İnanıyoruz, bu adımları attıktan sonra 2020’li yıllarda Türkiye, elektriğinin üçte ikisini kendi kaynaklarından üretir hale gelecek. Burada şunu özellikle belirtmek istiyorum. Maalesef ülkemizde her türlü hizmete karşı çıkan bir grup var. Bu grup elbette büyük enerji yatırımlarına da karşı çıkıyor. Nükleer olmasın, HES’ler kapatılsın, kömür çıkartılmasın, madenler işlenmesin vb. istekler ortaya koyuyorlar. Çevre kirliği, sürdürülebilir çevre vb. çevresel faktörler bahane edilerek Türkiye’nin gelişmesini, kalkınmasını istemiyorlar. Bu kişilerin ve destekçisi kuruluşların tek amacı var tam bağımsız büyük Türkiye olmasın. Türkiye’de yapılacak nükleer santrallere karşı çıkan AB ülkelerine bakarsak; Fransa elektrik enerjisinin % 75’ini, Almanya elektrik enerjisinin %16’sını, Birleşik Krallık elektrik enerjisinin %17’sini, Bulgaristan elektrik enerjisinin %30’unu, İsveç elektrik enerjisinin %42’sini nükleer enerjiden temin ediyor. Ama mevzu bahis Türkiye olunca yabancı destekli vakıflar, dernekler çevreci kimlik altına giriyor, ülkemizde eylem yapıyor, projelerimize karşı çıkıyorlar. Bizim daha müreffeh bir Türkiye sevdamız var. O yolda da ilerleyeceğiz. Elbette biz de çevreciyiz, biz de insanımızı, insanımızın sağlığını düşünüyor, önem veriyoruz. Şunu özellikle belirtmek istiyorum, Türkiye AB ülkeleri ve ABD’den çok daha aşağıda karbon salınımına sahip. Ve yeni yaptığımız projelerde de AB kriterlerinden daha da çevreci yaklaşım izliyoruz. Enerji sektöründe liberal, şeffaf ve rekabetçi bir yapıyı ortaya koyarak hem yatırımların artmasını hem de vatandaşa yansıyan maliyetin azaltılmasını sağlayacağız. Türkiye’nin elektrik enerjisi üretimindeki portföyünün dengelenmesi için kurulu gücün farklı enerji kaynakları ile desteklenmesi büyük önem arz ediyor.
GÜNCEL
03 Mart 2017 - 17:15
Berat Albarak'tan önemli açıklamalar. 'O ruh canlandı'
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, özel röportajda önemli açıklamalar yaptı. 15 Temmuz darbe girişimi, FETÖ ile mücadele, referandum, enerji, ülkenin kalkınmasına yönelik bir çok konuya değindi.
GÜNCEL
03 Mart 2017 - 17:15