Kanal A Televizyonu'nda Canlı Yayına katılan Metro Holding Yönetim Kurulu Başkanı Galip Öztürk, Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) hain oyunlarını anlattı, kendisine nasıl kumpas kurulduğunu kamuoyuyla paylaştı.Öztürk, FETÖ'nün 2010 yılından bu yana kendilerine para vermediği ve düzenlerine 'hayır' dediği için Pensilvanya'dan düğmeye basıldığını ve terör örgütü liderinin bilgisi dahilinde sahte delillerle cezaevine girdiğini söyledi.
FETÖ'cü hakim, savcı, polis ve başka bağlantılarının oyunlarıyla cezaevinden çıktıktan sonra yeniden bir yargılama ile hüküm verildiğini ve yurtdışında yaşamak zorunda kaldığını hatırlatan Öztürk, kendisinin haklı görülmesinin ardından yeni bir yargı süreci başladığını kaydetti.
Yaşadıklarını ve başından geçenleri detaylarıyla anlatan FETÖ'nun nasıl bir hain, ihanet ve haşhaşiler şebekesi olduğunu kamuoyuyla paylaşan Öztürk, 2012 yılından sonra FETÖ'nün kendisi hakkında karalama kampanyası başlatıldığını, algı operasyonlarıyla zemin hazırladığını, şuan bunu gidermeye çalıştığını, her platformda kendisi hakkındaki olumsuzlukları temizlemek için çalışacağını açıkladı.BAŞINA NELER GELDİ "Bizim iyi niyetle başladığımız kendi elimizle oluşturduğumuz bir canavar var" diyen Öztürk, "1992 yılından sonra 20 yıl bir fiil bağışlar yaptım. Sadece onlara değil, birçok sosyal projenin içinde oldum. Bunların böyle hain olduklarını öğrendim başıma gelmeyen kalmadı. Türk Kızılayı'ın tarihi boyunca verdiği 4 merhamet madalyası sahiplerinden biriyim. İyi niyetli yaklaşımım beni hain kumpasın içine çekti " dedi.TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİ FETHULLAH GÜLEN'LE GÖRÜŞTÜ MÜ?O dönem hizmet olarak bilinen hain şebekenin çalışmalarına 'hayır' adına katkı sağlarken hiç bir zaman Fethullah Gülen'le görüşmediğini, baskı ve taleplerin olmaması halinde iç yüzü göremeyip o dönemler belki de görüşebileceklerini, kendisinin oraya doğru sürüklenebileceğine dikkat çekti. 'Hep aracılar oldu. Her işte bir hayır vardır" diyen Öztürk, "İç yüzleri para istemeyle ortaya çıktı, vermedim başıma bunlar geldi ama o hainlerin iç yüzünü net gördüm" diye konuştu.2010 YILINDA KOPMA BAŞLADI Galip Öztürk, o dönemki adıyla hizmetle yaşadıkları kopma ve başına gelenleri ise şöyle anlattı; "Eski İstanbul sorumlusu Güney Afrika'da görev yapmış bölge imamı olarak bilinen A.K. ile M.Y., Beykoz'da evime gelerek Afrika'da okul yapmamı istedi. 8-10 milyonluk bir okuldu. Projeyi istedim yapabileceğimi söyledim. Tabi benden parayı nakit istediler. Bende gözümle görmediğim, projesine bakmadığım bir yardıma para vermeyeceğimi, söyledim. Ortada proje yok, evrak yok. Neye göre bağış yapacağım. Ben bunları söyleyince sıkıntı başladı. Bana hemen senin 'İstanbul polisinde dosyaların olduğu söyleniyor 'dediler. Bende ' Ne varsa getirilsin yıllardır bu ülkeye hizmet veriyoruz, bizim hukuksuz bir işimiz olmaz" dedim. Bana baskılar sürdü. Bu sırada, Samsun İmamı olarak bilinen Bilal K., bana geldi. Samsun'a üniversite yapmak istiyoruz, 4 milyon 650 bin TL tutuyor şeklinde fiyat verdiler. Ben parayı veririm dedim ve yaşadığım Afrika'ya okul olayını onlara anlattım. Bu tehditleri uzaklaştırmalarını söyledim. O sırada yurtdışında yatırım ve ortaklıklarım vardı hepsini bozdular. Polisin usulsüz delilerle dosya açtığını söyledim. Bu haksızlıkları durdurmaları halinde üniversiteye yardımı yapacağımı da anlattım. Eli verdik kolu filan kapmaya başladılar. Süreçte Canik Başarı Üniversitesi'nin temel atma törenine gittim. Vatana millete hizmet diye verdik parayı. Dönüşte aynı uçakta M.A.Ş. vardı. Bu sefer bana İstinye'de okul yurt inşaatı olduğunu söyledi. Bende 'benim inşaat firmam var, ben yaptırım, uyguna gelir, teknik hizmet kolay olur' diye söylenirken bu sefer 6.5 milyon TL talep ettiler. İnşaat ekibimiz var neden para istiyorsunuz diye sordum? Bozuldular gittiler, sonra defalarca geldiler. Parayı nakit istiyorlar, makbuz bile yok ortada. Kendilerine de söyledim parayı kime nasıl verim, ortada bir şey yok. Yine bozuldular. Ben ret ettikçe hakkımda dosyalar arttı, hızlandı."POLİS BASKINI UZUN SÜRMEDİ "Bunları geri gönderdim 3 tane şehirde İmam Hatip Okulu Yapımı için protokol imzaladım, bu hainlerin taleplerini de geri ittim" diyen Öztürk, asıl kumpas sürecinin böylelikle başladığının altını çizdi. 2010-2014 arasında yaşananları özetleyen ve örnekler vererek anlatan Öztürk, "Para alamayan hainler beni yine aradılar. 'Beş kuruş para vermem' dedim. Protokol yaptığımı bu eğitim yardımlarını tamamlayacağımı söyleyince hemen 'senin için iyi olmadı' dediler. Düğmeye basıldı. Beni dinlemeye almışlar. Tabi arada çok detaylar var, aylar geçti. MİT TIR'ları hainliği ortaya çıktı. Hakan Fidan'ı almak, tabi sonrasında o dönem ki başbakanımıza ulaşmak istediler. Biz milli iradenin yanında olduk, tam destek açıklaması yaptık. Para vermeyip birde sesimizi başbakanımızdan yana yükseltince üzerimizi tam çizdiler. Vatansever duygularımızla hareket ettik. 14 Şubat'ta bir arkadaşım beni aradı. 'Cadı kazanından çık, kaç' dedi. Pensilvanya'dan kararın alındığı hapse gireceğim ve bir daha çıkamayacağım iletildi. Ben kaçmam dedim. 24 Şubat'ta yüzlerce polisle baskın yapıldı. Gözaltına alındık. 19 ayrı suçlamayla yargılandım. Çoğundan beraat ettim."FETÖ'CÜ AVUKAT 10 MİLYON DOLAR İSTEDİKumpas dosyalarla adliyeye sevk edilirken FETÖ'cü avukat Y.T.'nin yanına gelerek davalarını üstlenmek istediğini anlatan Öztürk, "Bana bu davaları cemaatle hallederim dedi. Ticari olarak anlaşalım dediler. 10 milyon dolar istediler. Benim davalarıma bakan savcı polis, hepsi içerde. Bizim devletimiz maalesef o dönem bunları kontrol edemedi. İşin merkezini de ele geçirmişlerdi. Bana bu kumpası hazırlayan polisler sonrasında devletten ödül aldı, himmet olarak ta devletin parasını onlara verdiler. O zamanki FETÖ'cü hukukçulara bir gün terör örgütünden yargılanacaksınız diye seslendim, onlarda şaşırdı. Ve o gün geldi. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra gerçek yüzleri vatan hainlikleri net olarak gün yüzüne çıktı. Allah şehitlerimize Rahmet eylesin. Milletimiz sayesinde bu hainler geri püskürtüldü. Şuan sabıkam bile yok ama hala davalar sürüyor" dedi.BİRŞEY BULAMADILAR SİLAH OLAYINI KATTILARYaşadığı bir silah olayını kendisine kurulan kumpasın özeti olarak anlatan Öztürk, "Emekli yarbay olan Mehmet Ekin, çocukluk arkadaşım. Benim güvenlik müdürüm. Polis operasyonu yapıyor ortada hiç bir şey yok. Koruma müdürünün iki beylik tabancası var ruhsatlı. Arabada giderken bazen koltuğun atına koyuyordu. Bende her seferde 'Şunu şuraya koyma, benim silahla işim yok' diye kızıyordum. Operasyon olduktan sonra emniyetin önüne geliyor. Arabadan inerken bu silahı alıyor, beline koyarken polis geliyor, Galip Öztürk'ün kullanım alanında bulduk diye, işlem yapıyorlar. Ruhsatlı silah, adamın beylik tabancası benimle de alakalı değil. Polis zorla ifade verdirmek istiyor 'Silah Galip Öztürk'ün diye. Oda ret ediyor. Olaylardan haberim yok. Çıkar amaçlı suç örgütü kurmaktan işlem yapıldı, 24 ay ceza verildi. Olacak iş değil. Bir gün beni cezaevinden adliyeye götürüyorlar. Cezaevi aracındayım, güzergahı değiştirerek benim şirketimin tadilat yaptığı bir inşaatın olduğu noktadan gidiyorlar. Neden ? Çünkü yıkım yaptırıyorlar. Psikolojik baskı için her yolu denediler. Aracın hücre bölümünden beni çıkartıp, yıkımı izlettirdiler. Hiç aldırış etmedim. Yıkılsın hayırlı olsun dedim. Can Allah'ın, mal devletin diye seslendim."60 MİLYON DOLAR İSTEDİLER "Cezaevinde çok dua ettiğini, bu hainlikleri kumpasları gördükçe kahroldum, cezaevinden bile çıkmak istemedim" şeklinde yaşadığı psikolojiyi anlatan Öztürk, sözü 60 milyon dolar talebine getirdi.
"Cezaevindeyken yeni bir operasyon yaptılar Bolu ve Samsun merkezli. Hiç bir dahilim yok. Bu sırada FETÖ'nün avukatları yeni tekliflerle geldi. Beni çıkaracaklarını belirterek 60 milyon dolar para istediler. Yok dedim. Cezaevinden çıkmakta istemiyordum, bunları gördükçe. Duamı ediyor namazımı kılıyordum. 'Allahın izniyle çıkacağım' dedim. O sırada cemaatin hükümetle ciddi kavgaları oldu. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri kuruldu. Ben mahkemede haykırdım. 'Benim hakkımda iftira name var' dedim. Mahkeme başkanı beni dinledi haklı buldu, serbest bıraktı. "
Sonrasında hakkında başka suçlardan davalarında sürdüğünü ve ceza verilerek yurtdışına gitmek zorunda kaldığını ifade eden Öztürk," Evimden yurdumdan edildim. Bunlar tam bir Haşhaşi. Mahkemelere itirazlarımız sürdü hakkımızı aradık. 15 Temmuz hainliğinin ardından, yeniden mahkeme yargılanmama karar verdi. Yıllar sonra vatanıma döndüm. Çok şükür ama bunlarla mücadelemiz devam edecek. Cumhurbaşkanımızın, milli iradenin her zaman yanında olduk. Bu yoldan dönmeyeceğiz. Yargılamalar sürüyor, hukukun en doğru kararı vereceğine inanıyorum" diye konuştu.HERKESDEN ÖZÜR DİLİYORUMFETÖ terör örgütünün kendisine kumpas kurarken, iş yaptığı, hayır için başlattıkları bir çok projenin aksadığını da belirten Öztürk, 'Herkesten özür diliyorum. Onlarda benimle birlikte mağdur oldu" dedi.
Öztürk, hiç susmayacağını, bu hain şebekenin iç yüzünü anlatmayı sürdüreceğini de sözlerine ekledi.
FETÖ'cü hakim, savcı, polis ve başka bağlantılarının oyunlarıyla cezaevinden çıktıktan sonra yeniden bir yargılama ile hüküm verildiğini ve yurtdışında yaşamak zorunda kaldığını hatırlatan Öztürk, kendisinin haklı görülmesinin ardından yeni bir yargı süreci başladığını kaydetti.
Yaşadıklarını ve başından geçenleri detaylarıyla anlatan FETÖ'nun nasıl bir hain, ihanet ve haşhaşiler şebekesi olduğunu kamuoyuyla paylaşan Öztürk, 2012 yılından sonra FETÖ'nün kendisi hakkında karalama kampanyası başlatıldığını, algı operasyonlarıyla zemin hazırladığını, şuan bunu gidermeye çalıştığını, her platformda kendisi hakkındaki olumsuzlukları temizlemek için çalışacağını açıkladı.BAŞINA NELER GELDİ "Bizim iyi niyetle başladığımız kendi elimizle oluşturduğumuz bir canavar var" diyen Öztürk, "1992 yılından sonra 20 yıl bir fiil bağışlar yaptım. Sadece onlara değil, birçok sosyal projenin içinde oldum. Bunların böyle hain olduklarını öğrendim başıma gelmeyen kalmadı. Türk Kızılayı'ın tarihi boyunca verdiği 4 merhamet madalyası sahiplerinden biriyim. İyi niyetli yaklaşımım beni hain kumpasın içine çekti " dedi.TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİ FETHULLAH GÜLEN'LE GÖRÜŞTÜ MÜ?O dönem hizmet olarak bilinen hain şebekenin çalışmalarına 'hayır' adına katkı sağlarken hiç bir zaman Fethullah Gülen'le görüşmediğini, baskı ve taleplerin olmaması halinde iç yüzü göremeyip o dönemler belki de görüşebileceklerini, kendisinin oraya doğru sürüklenebileceğine dikkat çekti. 'Hep aracılar oldu. Her işte bir hayır vardır" diyen Öztürk, "İç yüzleri para istemeyle ortaya çıktı, vermedim başıma bunlar geldi ama o hainlerin iç yüzünü net gördüm" diye konuştu.2010 YILINDA KOPMA BAŞLADI Galip Öztürk, o dönemki adıyla hizmetle yaşadıkları kopma ve başına gelenleri ise şöyle anlattı; "Eski İstanbul sorumlusu Güney Afrika'da görev yapmış bölge imamı olarak bilinen A.K. ile M.Y., Beykoz'da evime gelerek Afrika'da okul yapmamı istedi. 8-10 milyonluk bir okuldu. Projeyi istedim yapabileceğimi söyledim. Tabi benden parayı nakit istediler. Bende gözümle görmediğim, projesine bakmadığım bir yardıma para vermeyeceğimi, söyledim. Ortada proje yok, evrak yok. Neye göre bağış yapacağım. Ben bunları söyleyince sıkıntı başladı. Bana hemen senin 'İstanbul polisinde dosyaların olduğu söyleniyor 'dediler. Bende ' Ne varsa getirilsin yıllardır bu ülkeye hizmet veriyoruz, bizim hukuksuz bir işimiz olmaz" dedim. Bana baskılar sürdü. Bu sırada, Samsun İmamı olarak bilinen Bilal K., bana geldi. Samsun'a üniversite yapmak istiyoruz, 4 milyon 650 bin TL tutuyor şeklinde fiyat verdiler. Ben parayı veririm dedim ve yaşadığım Afrika'ya okul olayını onlara anlattım. Bu tehditleri uzaklaştırmalarını söyledim. O sırada yurtdışında yatırım ve ortaklıklarım vardı hepsini bozdular. Polisin usulsüz delilerle dosya açtığını söyledim. Bu haksızlıkları durdurmaları halinde üniversiteye yardımı yapacağımı da anlattım. Eli verdik kolu filan kapmaya başladılar. Süreçte Canik Başarı Üniversitesi'nin temel atma törenine gittim. Vatana millete hizmet diye verdik parayı. Dönüşte aynı uçakta M.A.Ş. vardı. Bu sefer bana İstinye'de okul yurt inşaatı olduğunu söyledi. Bende 'benim inşaat firmam var, ben yaptırım, uyguna gelir, teknik hizmet kolay olur' diye söylenirken bu sefer 6.5 milyon TL talep ettiler. İnşaat ekibimiz var neden para istiyorsunuz diye sordum? Bozuldular gittiler, sonra defalarca geldiler. Parayı nakit istiyorlar, makbuz bile yok ortada. Kendilerine de söyledim parayı kime nasıl verim, ortada bir şey yok. Yine bozuldular. Ben ret ettikçe hakkımda dosyalar arttı, hızlandı."POLİS BASKINI UZUN SÜRMEDİ "Bunları geri gönderdim 3 tane şehirde İmam Hatip Okulu Yapımı için protokol imzaladım, bu hainlerin taleplerini de geri ittim" diyen Öztürk, asıl kumpas sürecinin böylelikle başladığının altını çizdi. 2010-2014 arasında yaşananları özetleyen ve örnekler vererek anlatan Öztürk, "Para alamayan hainler beni yine aradılar. 'Beş kuruş para vermem' dedim. Protokol yaptığımı bu eğitim yardımlarını tamamlayacağımı söyleyince hemen 'senin için iyi olmadı' dediler. Düğmeye basıldı. Beni dinlemeye almışlar. Tabi arada çok detaylar var, aylar geçti. MİT TIR'ları hainliği ortaya çıktı. Hakan Fidan'ı almak, tabi sonrasında o dönem ki başbakanımıza ulaşmak istediler. Biz milli iradenin yanında olduk, tam destek açıklaması yaptık. Para vermeyip birde sesimizi başbakanımızdan yana yükseltince üzerimizi tam çizdiler. Vatansever duygularımızla hareket ettik. 14 Şubat'ta bir arkadaşım beni aradı. 'Cadı kazanından çık, kaç' dedi. Pensilvanya'dan kararın alındığı hapse gireceğim ve bir daha çıkamayacağım iletildi. Ben kaçmam dedim. 24 Şubat'ta yüzlerce polisle baskın yapıldı. Gözaltına alındık. 19 ayrı suçlamayla yargılandım. Çoğundan beraat ettim."FETÖ'CÜ AVUKAT 10 MİLYON DOLAR İSTEDİKumpas dosyalarla adliyeye sevk edilirken FETÖ'cü avukat Y.T.'nin yanına gelerek davalarını üstlenmek istediğini anlatan Öztürk, "Bana bu davaları cemaatle hallederim dedi. Ticari olarak anlaşalım dediler. 10 milyon dolar istediler. Benim davalarıma bakan savcı polis, hepsi içerde. Bizim devletimiz maalesef o dönem bunları kontrol edemedi. İşin merkezini de ele geçirmişlerdi. Bana bu kumpası hazırlayan polisler sonrasında devletten ödül aldı, himmet olarak ta devletin parasını onlara verdiler. O zamanki FETÖ'cü hukukçulara bir gün terör örgütünden yargılanacaksınız diye seslendim, onlarda şaşırdı. Ve o gün geldi. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra gerçek yüzleri vatan hainlikleri net olarak gün yüzüne çıktı. Allah şehitlerimize Rahmet eylesin. Milletimiz sayesinde bu hainler geri püskürtüldü. Şuan sabıkam bile yok ama hala davalar sürüyor" dedi.BİRŞEY BULAMADILAR SİLAH OLAYINI KATTILARYaşadığı bir silah olayını kendisine kurulan kumpasın özeti olarak anlatan Öztürk, "Emekli yarbay olan Mehmet Ekin, çocukluk arkadaşım. Benim güvenlik müdürüm. Polis operasyonu yapıyor ortada hiç bir şey yok. Koruma müdürünün iki beylik tabancası var ruhsatlı. Arabada giderken bazen koltuğun atına koyuyordu. Bende her seferde 'Şunu şuraya koyma, benim silahla işim yok' diye kızıyordum. Operasyon olduktan sonra emniyetin önüne geliyor. Arabadan inerken bu silahı alıyor, beline koyarken polis geliyor, Galip Öztürk'ün kullanım alanında bulduk diye, işlem yapıyorlar. Ruhsatlı silah, adamın beylik tabancası benimle de alakalı değil. Polis zorla ifade verdirmek istiyor 'Silah Galip Öztürk'ün diye. Oda ret ediyor. Olaylardan haberim yok. Çıkar amaçlı suç örgütü kurmaktan işlem yapıldı, 24 ay ceza verildi. Olacak iş değil. Bir gün beni cezaevinden adliyeye götürüyorlar. Cezaevi aracındayım, güzergahı değiştirerek benim şirketimin tadilat yaptığı bir inşaatın olduğu noktadan gidiyorlar. Neden ? Çünkü yıkım yaptırıyorlar. Psikolojik baskı için her yolu denediler. Aracın hücre bölümünden beni çıkartıp, yıkımı izlettirdiler. Hiç aldırış etmedim. Yıkılsın hayırlı olsun dedim. Can Allah'ın, mal devletin diye seslendim."60 MİLYON DOLAR İSTEDİLER "Cezaevinde çok dua ettiğini, bu hainlikleri kumpasları gördükçe kahroldum, cezaevinden bile çıkmak istemedim" şeklinde yaşadığı psikolojiyi anlatan Öztürk, sözü 60 milyon dolar talebine getirdi.
"Cezaevindeyken yeni bir operasyon yaptılar Bolu ve Samsun merkezli. Hiç bir dahilim yok. Bu sırada FETÖ'nün avukatları yeni tekliflerle geldi. Beni çıkaracaklarını belirterek 60 milyon dolar para istediler. Yok dedim. Cezaevinden çıkmakta istemiyordum, bunları gördükçe. Duamı ediyor namazımı kılıyordum. 'Allahın izniyle çıkacağım' dedim. O sırada cemaatin hükümetle ciddi kavgaları oldu. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri kuruldu. Ben mahkemede haykırdım. 'Benim hakkımda iftira name var' dedim. Mahkeme başkanı beni dinledi haklı buldu, serbest bıraktı. "
Sonrasında hakkında başka suçlardan davalarında sürdüğünü ve ceza verilerek yurtdışına gitmek zorunda kaldığını ifade eden Öztürk," Evimden yurdumdan edildim. Bunlar tam bir Haşhaşi. Mahkemelere itirazlarımız sürdü hakkımızı aradık. 15 Temmuz hainliğinin ardından, yeniden mahkeme yargılanmama karar verdi. Yıllar sonra vatanıma döndüm. Çok şükür ama bunlarla mücadelemiz devam edecek. Cumhurbaşkanımızın, milli iradenin her zaman yanında olduk. Bu yoldan dönmeyeceğiz. Yargılamalar sürüyor, hukukun en doğru kararı vereceğine inanıyorum" diye konuştu.HERKESDEN ÖZÜR DİLİYORUMFETÖ terör örgütünün kendisine kumpas kurarken, iş yaptığı, hayır için başlattıkları bir çok projenin aksadığını da belirten Öztürk, 'Herkesten özür diliyorum. Onlarda benimle birlikte mağdur oldu" dedi.
Öztürk, hiç susmayacağını, bu hain şebekenin iç yüzünü anlatmayı sürdüreceğini de sözlerine ekledi.