Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde muhtarlara hitap eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin bir ateş çemberinden geçtiğine ve yaşanılan dönemin en az İstiklal Harbi kadar önemli olduğuna dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 32. Muhtarlar Toplantısı’nda, Türkiye’nin 15 ilinden mahalle ve köy muhtarı bir araya geldi.
Adana, Burdur, Bursa, Bilecik, Giresun, İzmir, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale, Mersin, Tekirdağ, Trabzon, Sivas, Yozgat ve Zonguldak’tan gelen 400’ü aşkın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde verilen öğle yemeğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri oldu.
Konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe’de polise ve vatandaşlara yönelik canlı bomba saldırısına maruz kalındığını hatırlatarak, 37’si polis, 7’si sivil 44 kişinin şehit, çoğu polis 238 kişinin gazi olduğunu açıkladı.
20 Temmuz 2015 tarihinden bugüne PKK’yla mücadelede verilen şehit sayısını, 843’ü güvenlik görevlisi, 335’i sivil vatandaş olmak üzere, bin 178 olarak açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ terör örgütünün saldırılarında verilen kayıp sayısının 300’e yakın olduğunu, 15 Temmuz darbe girişiminde 248, Fırat Kalkanı Harekâtında da 17 şehidin verildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlere Allah’tan rahmet, gazilere şifa temennisinde bulundu.ŞEHİTLERİMİZİN KANINI YERDE BIRAKMAYACAĞIZCumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte terör örgütlerine de çok büyük zayiatlar verdirildiğine işaret ederek, PKK’ya yönelik operasyonlarda örgütün kaybının 9 bin 500’ü bulduğunu, 40 bini aşkın kişinin gözaltına alındığını, 10 bin 500’ün üzerinde kişinin de tutuklandığını kaydetti.
Fırat Kalkanı Operasyonunda ve Irak’ta bin 800’e yakın DEAŞ ve PYD mensubunun yok edildiğini, FETÖ’ye yönelik operasyonlardaki tutuklu sayısının 40 bini geçtiği bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öte yandan, biliyoruz ki, bunların hepsi birer piyondur. Hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız, bunun böyle bilinmesini özellikle istiyorum. Hiçbir ihaneti cezasız bırakmadık, bırakmayacağız. Çünkü zalime merhamet, mazluma ihanettir. Bununla birlikte, meselenin gerisinde asıl oyunu da gözden kaçırmıyoruz ve kaçırmayacağız" dedi.YENİ NİFAK TOHUMLARI EKİLMEYE ÇALIŞILIYORTürkiye’nin bir ateş çemberinden geçtiğini, gelecekte, bu yaşanan günlerin muhasebesinin daha iyi yapılıp daha net anlaşılacağını belirten Erdoğan, şunları söyledi, "Sadece şu kadarını söyleyeyim, yaşadığımız dönem, en az İstiklal Harbi kadar önemlidir, kritiktir, hayati sonuçlar doğuracak ehemmiyettedir. Birinci Dünya Savaşının ardından, dönemin güçleri, Türkiye’yi İç Anadolu’da sıkıştırarak, Sevr’de tasarladıkları bir avuç toprağa mahkum etmek istiyorlardı. Aynen bugün Halep’te olduğu gibi. Doğu Halep’te yaptıkları da bu değil mi? Budur. İstiklal Harbimiz, milletimizin işte bu senaryoya verdiği cevaptır. Dönemin şartları içinde bu mücadeleyi başarıya ulaştırmış olmamız, sonrasındaki tüm eksiklere rağmen, gerçekten çok önemlidir. Milletimiz, aldığı bu nefes sayesinde, yaklaşık bir asır sonra, yönünü yeniden geleceğe çevirme imkanı bulmuştur. Bugün de, hem bölgemiz, hem de ülkemiz üzerinde, çok sinsi, çok alçak, çok kanlı oyunlar oynanıyor. Üst akıl dediğim şey, her gün yeni şeytanlıklarla karşımıza çıkıyor. Bölgemize yeni nifak tohumları ekilmeye çalışılıyor. Kanla, gözyaşıyla, iç savaşla, mezhep savaşlarıyla bölgemizin geleceğini karartmaya çalışıyor.”BAYRAĞIMIZI İNDİRMEYE KALKANIN KOLUNU-KANADI KIRILACAKKonuşmasında ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet’ vurgusunda bulanarak, “Eğer bu dört temel direği sağlam tutamazsak, emin olun, gök kubbeyi başımıza yıkarlar. Eğer bunların herhangi birinden taviz verirsek, bizi buralarda bir gün bile yaşatmazlar” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizi bayrağımızdan, ezanımızdan, vatanımızdan, devletimizden etmek isteyenlere, canımız pahasına geçit vermeyeceğiz. Milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine kast edenin başını ezmezsek, bekamızı sağlayamayız. Bayrağımızı indirmeye kalkanın kolunu-kanadını kırmazsak, şehitlerimize mahcup oluruz. Vatanımızın tek bir karış toprağına dahi göz dikenin gözünü çıkarmak bizim namus borcumuzdur, bunu da böyle bilin” diye ekledi.ÜLKEMİZİ VİRANEYE ÇEVİRMEK İSTEYENLERE İZİN VERMEYECEĞİZCumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Şayet bunları yapmazsak, başımıza neler geleceğini görmek için, şöyle bir kafamızı kaldırıp çevremize bakmamız yeterlidir. Ülkemizi viraneye çevirmek isteyenlere izin vermeyeceğiz. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, daha pek çok yerde bunu yaptılar, ama bize yapamayacaklar. Yıkıntıların arasında kucağımızda çocuklarımızın, sevdiklerimizin cansız bedenleriyle çaresizce ağlamamızı bekleyenlere o günleri göstermeyeceğiz, bu böyle bilinsin. İşte en son Halep’te bunu yaptılar, yapıyorlar, ama inşallah bizim hiçbir şehrimizde bunu başaramayacaklar. Başarmaya çalıştılar ama yer ile yeksan oldular. Ülkemizi terk etmek zorunda kalıp Akdeniz’in karanlık sularında boğulmayacağız. Avrupa’da veya başka bir yerde, kapıları yüzümüze kapanan, sınır boylarında insanlık dışı muamelelere maruz kalan bir topluluk hâline asla gelmeyeceğiz. Bu acıların hiçbir yerde yaşanmaması için de elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Birileri çıkar adına, sömürgecilik adına, petrol adına, güç mücadelesi adına, iktidarda kalma adına insanlığını kaybetmiş olabilir, biz kaybetmeyeceğiz. Biz biliyoruz ki yaratılmışların en şereflisi insandır. Birilerinin vicdanı sükût etmiş olabilir. Biz vicdanımızın sesini dinlemeye devam edeceğiz."HEPSİNE MİSLİYLE CEVAP VERİLECEKMillet olarak yeni bir ahitleşmeye gidilmesi, yeni bir mefkûre birliğinin oluşturulması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gün, çekişme günü, çatışma günü, husumet günü, eski defterleri karıştırma günü değildir. Eğer birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirmez, bu saldırıların karşısına çelik gibi bir iradeyle, tam bir kararlılıkla durmazsak, hiçbirimiz yarınlarımıza güvenle bakamayız. Hepimiz aynı gemide olduğumuza göre, bu gemiye yönelik her saldırı hepimize yapılmış bir saldırıdır. Buna karşı gereken mücadeleyi vermek de hepimizin görevidir. Geldiğimiz noktada artık savunmada kalma imkânına da sahip değiliz. Mademki bize terör örgütleri üzerinden tarihimizin en büyük saldırılarından biri yapılıyor, öyleyse bizim de misliyle cevap vermek hakkımızdır” şeklinde konuştu.TERÖR ÖRGÜTLERİNE NEFES ALDIRMAYACAKCumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “İşte bu anlayışla şimdi de buradan, tüm güvenlik güçlerimize sesleniyorum. Terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı, devletiniz de, milletimiz de sizin yanınızdadır, arkanızdadır. Yetkilerinizi sonuna kadar kullanmaktan asla çekinmeyin. Şehitlerimizin tek bir damla kanı, teröristlerin tamamının canlarına karşılık gelemez. Güvenlik güçlerimiz, yürüttükleri mücadelede, elbette ölürlerse şehittir, kalırlarsa gazidir. Ama askerimiz, polisimiz bu memlekete sağ olarak, sağlam olarak lazım. Bunun için güvenlik güçlerimizden, terör örgütlerine ve teröristlere karşı, kanunların elverdiği en ağır, en sert muameleyle, kararlı bir şekilde mücadele etmelerini istiyorum. Herkes, bu ülkenin, bu milletin istiklaline ve istikbaline kast etmenin bedelinin ne olduğunu görmelidir. Eğer bu şekilde hareket etmezsek, milletimiz ‘ya devlet başa, ya kuzgun leşe’ demeye başlar ki, asıl tehlikeyi o zaman yaşarız. Böyle bir serzenişe meydan vermeden, devlet olmanın gereğini yerine getirmek mecburiyetindeyiz. Bundan sonra, dağdaki teröriste de, şehirdeki teröriste de, onları destekleyen hiç kimseye bir an bile huzur yok, rahat yok, bu böyle biline. Devletimiz, tüm birimleriyle, milletimiz de her bir ferdiyle, terör örgütlerine inşallah nefes aldırmayacak.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 32. Muhtarlar Toplantısı’nda, Türkiye’nin 15 ilinden mahalle ve köy muhtarı bir araya geldi.
Adana, Burdur, Bursa, Bilecik, Giresun, İzmir, Karabük, Kastamonu, Kırıkkale, Mersin, Tekirdağ, Trabzon, Sivas, Yozgat ve Zonguldak’tan gelen 400’ü aşkın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde verilen öğle yemeğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri oldu.
Konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe’de polise ve vatandaşlara yönelik canlı bomba saldırısına maruz kalındığını hatırlatarak, 37’si polis, 7’si sivil 44 kişinin şehit, çoğu polis 238 kişinin gazi olduğunu açıkladı.
20 Temmuz 2015 tarihinden bugüne PKK’yla mücadelede verilen şehit sayısını, 843’ü güvenlik görevlisi, 335’i sivil vatandaş olmak üzere, bin 178 olarak açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ terör örgütünün saldırılarında verilen kayıp sayısının 300’e yakın olduğunu, 15 Temmuz darbe girişiminde 248, Fırat Kalkanı Harekâtında da 17 şehidin verildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlere Allah’tan rahmet, gazilere şifa temennisinde bulundu.ŞEHİTLERİMİZİN KANINI YERDE BIRAKMAYACAĞIZCumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte terör örgütlerine de çok büyük zayiatlar verdirildiğine işaret ederek, PKK’ya yönelik operasyonlarda örgütün kaybının 9 bin 500’ü bulduğunu, 40 bini aşkın kişinin gözaltına alındığını, 10 bin 500’ün üzerinde kişinin de tutuklandığını kaydetti.
Fırat Kalkanı Operasyonunda ve Irak’ta bin 800’e yakın DEAŞ ve PYD mensubunun yok edildiğini, FETÖ’ye yönelik operasyonlardaki tutuklu sayısının 40 bini geçtiği bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öte yandan, biliyoruz ki, bunların hepsi birer piyondur. Hiçbir şehidimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmayacağız, bunun böyle bilinmesini özellikle istiyorum. Hiçbir ihaneti cezasız bırakmadık, bırakmayacağız. Çünkü zalime merhamet, mazluma ihanettir. Bununla birlikte, meselenin gerisinde asıl oyunu da gözden kaçırmıyoruz ve kaçırmayacağız" dedi.YENİ NİFAK TOHUMLARI EKİLMEYE ÇALIŞILIYORTürkiye’nin bir ateş çemberinden geçtiğini, gelecekte, bu yaşanan günlerin muhasebesinin daha iyi yapılıp daha net anlaşılacağını belirten Erdoğan, şunları söyledi, "Sadece şu kadarını söyleyeyim, yaşadığımız dönem, en az İstiklal Harbi kadar önemlidir, kritiktir, hayati sonuçlar doğuracak ehemmiyettedir. Birinci Dünya Savaşının ardından, dönemin güçleri, Türkiye’yi İç Anadolu’da sıkıştırarak, Sevr’de tasarladıkları bir avuç toprağa mahkum etmek istiyorlardı. Aynen bugün Halep’te olduğu gibi. Doğu Halep’te yaptıkları da bu değil mi? Budur. İstiklal Harbimiz, milletimizin işte bu senaryoya verdiği cevaptır. Dönemin şartları içinde bu mücadeleyi başarıya ulaştırmış olmamız, sonrasındaki tüm eksiklere rağmen, gerçekten çok önemlidir. Milletimiz, aldığı bu nefes sayesinde, yaklaşık bir asır sonra, yönünü yeniden geleceğe çevirme imkanı bulmuştur. Bugün de, hem bölgemiz, hem de ülkemiz üzerinde, çok sinsi, çok alçak, çok kanlı oyunlar oynanıyor. Üst akıl dediğim şey, her gün yeni şeytanlıklarla karşımıza çıkıyor. Bölgemize yeni nifak tohumları ekilmeye çalışılıyor. Kanla, gözyaşıyla, iç savaşla, mezhep savaşlarıyla bölgemizin geleceğini karartmaya çalışıyor.”BAYRAĞIMIZI İNDİRMEYE KALKANIN KOLUNU-KANADI KIRILACAKKonuşmasında ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet’ vurgusunda bulanarak, “Eğer bu dört temel direği sağlam tutamazsak, emin olun, gök kubbeyi başımıza yıkarlar. Eğer bunların herhangi birinden taviz verirsek, bizi buralarda bir gün bile yaşatmazlar” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bizi bayrağımızdan, ezanımızdan, vatanımızdan, devletimizden etmek isteyenlere, canımız pahasına geçit vermeyeceğiz. Milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine kast edenin başını ezmezsek, bekamızı sağlayamayız. Bayrağımızı indirmeye kalkanın kolunu-kanadını kırmazsak, şehitlerimize mahcup oluruz. Vatanımızın tek bir karış toprağına dahi göz dikenin gözünü çıkarmak bizim namus borcumuzdur, bunu da böyle bilin” diye ekledi.ÜLKEMİZİ VİRANEYE ÇEVİRMEK İSTEYENLERE İZİN VERMEYECEĞİZCumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Şayet bunları yapmazsak, başımıza neler geleceğini görmek için, şöyle bir kafamızı kaldırıp çevremize bakmamız yeterlidir. Ülkemizi viraneye çevirmek isteyenlere izin vermeyeceğiz. Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, daha pek çok yerde bunu yaptılar, ama bize yapamayacaklar. Yıkıntıların arasında kucağımızda çocuklarımızın, sevdiklerimizin cansız bedenleriyle çaresizce ağlamamızı bekleyenlere o günleri göstermeyeceğiz, bu böyle bilinsin. İşte en son Halep’te bunu yaptılar, yapıyorlar, ama inşallah bizim hiçbir şehrimizde bunu başaramayacaklar. Başarmaya çalıştılar ama yer ile yeksan oldular. Ülkemizi terk etmek zorunda kalıp Akdeniz’in karanlık sularında boğulmayacağız. Avrupa’da veya başka bir yerde, kapıları yüzümüze kapanan, sınır boylarında insanlık dışı muamelelere maruz kalan bir topluluk hâline asla gelmeyeceğiz. Bu acıların hiçbir yerde yaşanmaması için de elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Birileri çıkar adına, sömürgecilik adına, petrol adına, güç mücadelesi adına, iktidarda kalma adına insanlığını kaybetmiş olabilir, biz kaybetmeyeceğiz. Biz biliyoruz ki yaratılmışların en şereflisi insandır. Birilerinin vicdanı sükût etmiş olabilir. Biz vicdanımızın sesini dinlemeye devam edeceğiz."HEPSİNE MİSLİYLE CEVAP VERİLECEKMillet olarak yeni bir ahitleşmeye gidilmesi, yeni bir mefkûre birliğinin oluşturulması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gün, çekişme günü, çatışma günü, husumet günü, eski defterleri karıştırma günü değildir. Eğer birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirmez, bu saldırıların karşısına çelik gibi bir iradeyle, tam bir kararlılıkla durmazsak, hiçbirimiz yarınlarımıza güvenle bakamayız. Hepimiz aynı gemide olduğumuza göre, bu gemiye yönelik her saldırı hepimize yapılmış bir saldırıdır. Buna karşı gereken mücadeleyi vermek de hepimizin görevidir. Geldiğimiz noktada artık savunmada kalma imkânına da sahip değiliz. Mademki bize terör örgütleri üzerinden tarihimizin en büyük saldırılarından biri yapılıyor, öyleyse bizim de misliyle cevap vermek hakkımızdır” şeklinde konuştu.TERÖR ÖRGÜTLERİNE NEFES ALDIRMAYACAKCumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “İşte bu anlayışla şimdi de buradan, tüm güvenlik güçlerimize sesleniyorum. Terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı, devletiniz de, milletimiz de sizin yanınızdadır, arkanızdadır. Yetkilerinizi sonuna kadar kullanmaktan asla çekinmeyin. Şehitlerimizin tek bir damla kanı, teröristlerin tamamının canlarına karşılık gelemez. Güvenlik güçlerimiz, yürüttükleri mücadelede, elbette ölürlerse şehittir, kalırlarsa gazidir. Ama askerimiz, polisimiz bu memlekete sağ olarak, sağlam olarak lazım. Bunun için güvenlik güçlerimizden, terör örgütlerine ve teröristlere karşı, kanunların elverdiği en ağır, en sert muameleyle, kararlı bir şekilde mücadele etmelerini istiyorum. Herkes, bu ülkenin, bu milletin istiklaline ve istikbaline kast etmenin bedelinin ne olduğunu görmelidir. Eğer bu şekilde hareket etmezsek, milletimiz ‘ya devlet başa, ya kuzgun leşe’ demeye başlar ki, asıl tehlikeyi o zaman yaşarız. Böyle bir serzenişe meydan vermeden, devlet olmanın gereğini yerine getirmek mecburiyetindeyiz. Bundan sonra, dağdaki teröriste de, şehirdeki teröriste de, onları destekleyen hiç kimseye bir an bile huzur yok, rahat yok, bu böyle biline. Devletimiz, tüm birimleriyle, milletimiz de her bir ferdiyle, terör örgütlerine inşallah nefes aldırmayacak.”