14 Mart Tıp Bayramı’nın 119. yılı kapsamında düzenlenen kutlama programı, ilk olarak OMÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı ve öğretim üyelerinin, kent merkezindeki Atatürk Anıtı’na çelenk sunumuyla başladı.
Daha sonra OMÜ Tıp Fakültesi Pembe Salon’da Dekanlık ve Samsun Tabip Odası iş birliği ile düzenlenen törene; Samsun Valisi Osman Kaymak, OMÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Kuran, Samsun Baro Başkanı Avukat Kerami Gürbüz, Samsun İl Emniyet Müdürü Vedat Yavuz, OMÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayhan Dağdemir, Tıp Fakültesi Başhekimi Prof. Dr. Recep Sancak, Samsun İl Sağlık Müdür Vekili Yusuf Güney, Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Murat Erkan, kamu kurum ve kuruluşları temsilcileri, öğretim üyeleri ile öğrenciler katıldı.
Tören öncesi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı söylendi.“Türk yurdunun bölünmez bütünlüğü, sağlık ve sıhhati için her zaman göreve hazırız”Törenin ilk konuşmasını Tıp Fakültesi öğrencileri adına öğrenci temsilcisi İntern Doktor Naci Kılıçaslan yaptı. Kılıçaslan, 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlayıp günün anlam ve önemini “Bugün sizlerle bir tıbbiyeli olarak bu salonda bulunmak, bugünü bayram bilebilmek benim için büyük bir gurur. Zira 99 yıl önce Tıbbiyeli Hikmet Baran’ın Millî Mücadele’ye bizleri de dâhil ettiği günü bayram bilebilmek sadece Türk doktorlarına nasip olmuştur. Böylesi bir günde bayram etmek; biz Türk tıbbiyelilerine, kutsal mesleğimizin en büyük değeri olan hayat kurtarmanın yanında vatan kurtarmayı da görev bildirmektedir. Birtakım sesler şöyle dursun, 14 Mart’ı bayram bilen biz Türk hekimleri, gök mavinin al bayraklarla süslendiği Türk yurdunun bölünmez bütünlüğü, sağlık ve sıhhati için her zaman göreve hazırız. Bu kutsal bilince erişme yolunda 6 yıldır üzerimize titreyen tüm öğretim üyesi hocalarıma saygılarımı sunuyorum.” sözleriyle aktardı.“Ettiğimiz yemin vicdanımıza bastığımız kutsal bir mühürdür”Ardından söz alan Türk Tabip Odası Başkanı Dr. Murat Erkan hekimliğin önemine ve hayatiyetine vurgu yaparak “Biz hekimiz, insana ve yaşama, kim olursa olsun, nerede olursa olsun, dil, din, renk, cinsiyet, siyasi görüş ayrımı yapmadan eşit hizmet ederiz. Ettiğimiz yemin; yaşamımız boyunca ilk günkü tazeliğini koruyan, vicdanımıza bastığımız kutsal bir mühürdür.” dedi. Konuşmasında Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözünü hatırlatan Başkan Erkan devamında “Atatürk bu sözü sarf ederken Tük hekimlerine olan inancının yanında, bizler arasında olması gereken dayanışma ve güvene de vurgu yapmıştır. Çağdaş, laik, demokratik hukuk devleti ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kendi hekimine ve kendi halkına güvenle böyle tecelli etmiştir.” ifadelerini kullandı.
Oda Başkanı Dr. Murat Erkan sağlık alanında şiddetin can almaya ve can yakmaya devam ettiğine vurgu yaparak birçok sağlık çalışanının bu şiddete maruz kaldığını sözlerine ekledi.“Öğrenen merkezli bir eğitim anlayışını benimsiyoruz” Konuşmasında Osmanlı Devleti, Türkiye ve dünyadaki tıp eğitimi tarihçesi ve bu alanın gelişmesine öncülük etmiş hekim ve kurumlara dair bilgiler paylaşan Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayhan Dağdemir de tıp eğitiminin ülkemizin dünyada iyi olduğu alanlardan biri olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Nobel ödülü alan Mithat Sancar İstanbul Tıp Fakültesi mezunudur. Fakültemiz öğrenen merkezli bir eğitim anlayışını benimsemekle birlikte eğitim programımız 2012 yılında Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu tarafından akredite edilmiştir ve bu akreditasyon 2024 yılına kadar devam edecektir. 14 Mart’ta hekimlerimiz ülkemizin sağlık sorunlarına dikkat çekmekte ve bunların çözümüne yönelik öneriler getirmekte; diğer yandan da özlük haklarını aramaktadır. Türk tıbbı bugün 141 bin hekimiyle sağlık alanında birçok başarıya imza atmış; bebek ölüm oranlarını gelişmiş Batı ülkeleri düzeyine indirmiş; Türkiye’nin, ortalama hayat süresinin giderek arttığı bir ülke hâline gelmesine büyük katkı sağlamıştır.”“Sağlık turizmi ve tıbbi inovasyonu programlarımıza entegre ettik”Dekan Prof. Dr. Dağdemir, sağlık alanında yaşanan başlıca sorunları; hekimlerin özlük haklarındaki kayıplar, ücretlerin giderek düşmesi, şiddetin anormal boyutlara ulaşması, sağlık hizmet sunumunun kalitesinin yeterince yükseltilememiş olması olarak sıralarken tıp eğitiminde ise öğrenci kontenjanlarının yüksek oluşunun eğitimi olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Dekan Dağdemir ülkemizin sağlık turizmi için çeşitli atılımlar yaptığına işaret ederek “Biz de tıp eğitiminde sağlık turizmi, tıbbi inovasyon gibi çalışma alanlarını programlarımıza entegre ettik ve güncelliği yakalamak adına bu tür değişiklikleri yapmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
Rektör Vekili Prof. Dr Mehmet Kuran ise konuşmasının başında Üniversitenin ikili iş birliklerinin geliştirilmesi kapsamında yurt dışında bulunan Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç’in 14 Mart Tıp Bayramı’na ilişkin kutlama mesajını iletti. Rektör Vekili Kuran sağlık çalışanlarının son derece kutsal ve kıymetli bir mesleği icra ettiklerini vurgu yaparak bu alandaki sorunların çözümünde, sağlık çalışanlarının olaylara müdahale etmesinde yetkinlik ve becerilerinin artırılmasının önemine değindi.“Eğitimde olduğu gibi sağlık ihracatında da OMÜ ciddi gelire sahip”Bazı ülkelerde tıp fakültelerine ulaşamayan hastaların, ülkemizde çok kolayca bu fakültelere ulaştığının altını çizen Rektör Vekili Kuran “Türkiye’de sunulan sağlık hizmeti aslında bu anlamda son derece iyi durumda. Örneğin Üniversitemizden örnek verecek olursak; OMÜ olarak eğitim alanındaki hizmet ihracatında 1 milyon doların üzerinde bir gelirimiz var. Pek söz etmediğimiz sağlık ihracatımızda da yine 1 milyon dolara yakın bir gelire sahibiz ki bu da kayda değer bir hizmet olarak göze çarpıyor. Özel bazı hastanelerde 50 ila 100 bin TL’ye tek seanslık tedavinin uygulandığı bir işlem, SGK’lı hastalara hastanemizde ücretsiz uygulanıyor. İşte bu örnekler Türkiye’de kamu eliyle yürütülen sağlık hizmetlerinin nerelere ulaştığını da göstermektedir.” şeklinde konuştu.
“Sağlık alanındaki yatırımlar teknoloji ve ürüne dönüştürülmeli”
Prof. Dr. Kuran Türkiye’de sağlıkta yaşanan sorunların zaman içinde çözüleceğine inandıklarını kaydederek sözlerine şunları ekledi: “Türkiye, sağlık sektöründe çok ciddi harcamalar yapıyor. Ama bunun karşılığını özellikle AR-GE ve inovasyonda alamıyor. Bu problemi de sadece tıpta uzmanlık değil, tıpta doktora yapan akademisyenlerimizin sayılarını arttırarak çözeceğimiz kanaatindeyim. Sağlık alanındaki yatırımların bir şekilde ürüne, teknolojiye dönüştürülmesi ülkemiz için son derece önemli. Eğer 2023’te dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girmek istiyorsak sadece savunma sanayi ve diğer alanlarda değil, sağlık alanında da bunun yollarını, yöntemlerini bulmamız gerekiyor.”
Kuran konuşmasının sonunda ülkeye ve uluslararası topluma fedakârca sağlık hizmeti sunan tüm sağlık çalışanlarının bayramını kutladı.
Tören sonunda meslekte 30, 40 ve 50. yılını dolduran hekimler, protokol tarafından kendilerine takdim edilen plaketlerle onurlandırıldı.
Daha sonra OMÜ Tıp Fakültesi Pembe Salon’da Dekanlık ve Samsun Tabip Odası iş birliği ile düzenlenen törene; Samsun Valisi Osman Kaymak, OMÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Kuran, Samsun Baro Başkanı Avukat Kerami Gürbüz, Samsun İl Emniyet Müdürü Vedat Yavuz, OMÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayhan Dağdemir, Tıp Fakültesi Başhekimi Prof. Dr. Recep Sancak, Samsun İl Sağlık Müdür Vekili Yusuf Güney, Samsun Tabip Odası Başkanı Dr. Murat Erkan, kamu kurum ve kuruluşları temsilcileri, öğretim üyeleri ile öğrenciler katıldı.
Tören öncesi Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı söylendi.“Türk yurdunun bölünmez bütünlüğü, sağlık ve sıhhati için her zaman göreve hazırız”Törenin ilk konuşmasını Tıp Fakültesi öğrencileri adına öğrenci temsilcisi İntern Doktor Naci Kılıçaslan yaptı. Kılıçaslan, 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlayıp günün anlam ve önemini “Bugün sizlerle bir tıbbiyeli olarak bu salonda bulunmak, bugünü bayram bilebilmek benim için büyük bir gurur. Zira 99 yıl önce Tıbbiyeli Hikmet Baran’ın Millî Mücadele’ye bizleri de dâhil ettiği günü bayram bilebilmek sadece Türk doktorlarına nasip olmuştur. Böylesi bir günde bayram etmek; biz Türk tıbbiyelilerine, kutsal mesleğimizin en büyük değeri olan hayat kurtarmanın yanında vatan kurtarmayı da görev bildirmektedir. Birtakım sesler şöyle dursun, 14 Mart’ı bayram bilen biz Türk hekimleri, gök mavinin al bayraklarla süslendiği Türk yurdunun bölünmez bütünlüğü, sağlık ve sıhhati için her zaman göreve hazırız. Bu kutsal bilince erişme yolunda 6 yıldır üzerimize titreyen tüm öğretim üyesi hocalarıma saygılarımı sunuyorum.” sözleriyle aktardı.“Ettiğimiz yemin vicdanımıza bastığımız kutsal bir mühürdür”Ardından söz alan Türk Tabip Odası Başkanı Dr. Murat Erkan hekimliğin önemine ve hayatiyetine vurgu yaparak “Biz hekimiz, insana ve yaşama, kim olursa olsun, nerede olursa olsun, dil, din, renk, cinsiyet, siyasi görüş ayrımı yapmadan eşit hizmet ederiz. Ettiğimiz yemin; yaşamımız boyunca ilk günkü tazeliğini koruyan, vicdanımıza bastığımız kutsal bir mühürdür.” dedi. Konuşmasında Atatürk’ün “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözünü hatırlatan Başkan Erkan devamında “Atatürk bu sözü sarf ederken Tük hekimlerine olan inancının yanında, bizler arasında olması gereken dayanışma ve güvene de vurgu yapmıştır. Çağdaş, laik, demokratik hukuk devleti ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kendi hekimine ve kendi halkına güvenle böyle tecelli etmiştir.” ifadelerini kullandı.
Oda Başkanı Dr. Murat Erkan sağlık alanında şiddetin can almaya ve can yakmaya devam ettiğine vurgu yaparak birçok sağlık çalışanının bu şiddete maruz kaldığını sözlerine ekledi.“Öğrenen merkezli bir eğitim anlayışını benimsiyoruz” Konuşmasında Osmanlı Devleti, Türkiye ve dünyadaki tıp eğitimi tarihçesi ve bu alanın gelişmesine öncülük etmiş hekim ve kurumlara dair bilgiler paylaşan Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayhan Dağdemir de tıp eğitiminin ülkemizin dünyada iyi olduğu alanlardan biri olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Nobel ödülü alan Mithat Sancar İstanbul Tıp Fakültesi mezunudur. Fakültemiz öğrenen merkezli bir eğitim anlayışını benimsemekle birlikte eğitim programımız 2012 yılında Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyon Kurulu tarafından akredite edilmiştir ve bu akreditasyon 2024 yılına kadar devam edecektir. 14 Mart’ta hekimlerimiz ülkemizin sağlık sorunlarına dikkat çekmekte ve bunların çözümüne yönelik öneriler getirmekte; diğer yandan da özlük haklarını aramaktadır. Türk tıbbı bugün 141 bin hekimiyle sağlık alanında birçok başarıya imza atmış; bebek ölüm oranlarını gelişmiş Batı ülkeleri düzeyine indirmiş; Türkiye’nin, ortalama hayat süresinin giderek arttığı bir ülke hâline gelmesine büyük katkı sağlamıştır.”“Sağlık turizmi ve tıbbi inovasyonu programlarımıza entegre ettik”Dekan Prof. Dr. Dağdemir, sağlık alanında yaşanan başlıca sorunları; hekimlerin özlük haklarındaki kayıplar, ücretlerin giderek düşmesi, şiddetin anormal boyutlara ulaşması, sağlık hizmet sunumunun kalitesinin yeterince yükseltilememiş olması olarak sıralarken tıp eğitiminde ise öğrenci kontenjanlarının yüksek oluşunun eğitimi olumsuz etkilediğini dile getirdi.
Dekan Dağdemir ülkemizin sağlık turizmi için çeşitli atılımlar yaptığına işaret ederek “Biz de tıp eğitiminde sağlık turizmi, tıbbi inovasyon gibi çalışma alanlarını programlarımıza entegre ettik ve güncelliği yakalamak adına bu tür değişiklikleri yapmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
Rektör Vekili Prof. Dr Mehmet Kuran ise konuşmasının başında Üniversitenin ikili iş birliklerinin geliştirilmesi kapsamında yurt dışında bulunan Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç’in 14 Mart Tıp Bayramı’na ilişkin kutlama mesajını iletti. Rektör Vekili Kuran sağlık çalışanlarının son derece kutsal ve kıymetli bir mesleği icra ettiklerini vurgu yaparak bu alandaki sorunların çözümünde, sağlık çalışanlarının olaylara müdahale etmesinde yetkinlik ve becerilerinin artırılmasının önemine değindi.“Eğitimde olduğu gibi sağlık ihracatında da OMÜ ciddi gelire sahip”Bazı ülkelerde tıp fakültelerine ulaşamayan hastaların, ülkemizde çok kolayca bu fakültelere ulaştığının altını çizen Rektör Vekili Kuran “Türkiye’de sunulan sağlık hizmeti aslında bu anlamda son derece iyi durumda. Örneğin Üniversitemizden örnek verecek olursak; OMÜ olarak eğitim alanındaki hizmet ihracatında 1 milyon doların üzerinde bir gelirimiz var. Pek söz etmediğimiz sağlık ihracatımızda da yine 1 milyon dolara yakın bir gelire sahibiz ki bu da kayda değer bir hizmet olarak göze çarpıyor. Özel bazı hastanelerde 50 ila 100 bin TL’ye tek seanslık tedavinin uygulandığı bir işlem, SGK’lı hastalara hastanemizde ücretsiz uygulanıyor. İşte bu örnekler Türkiye’de kamu eliyle yürütülen sağlık hizmetlerinin nerelere ulaştığını da göstermektedir.” şeklinde konuştu.
“Sağlık alanındaki yatırımlar teknoloji ve ürüne dönüştürülmeli”
Prof. Dr. Kuran Türkiye’de sağlıkta yaşanan sorunların zaman içinde çözüleceğine inandıklarını kaydederek sözlerine şunları ekledi: “Türkiye, sağlık sektöründe çok ciddi harcamalar yapıyor. Ama bunun karşılığını özellikle AR-GE ve inovasyonda alamıyor. Bu problemi de sadece tıpta uzmanlık değil, tıpta doktora yapan akademisyenlerimizin sayılarını arttırarak çözeceğimiz kanaatindeyim. Sağlık alanındaki yatırımların bir şekilde ürüne, teknolojiye dönüştürülmesi ülkemiz için son derece önemli. Eğer 2023’te dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girmek istiyorsak sadece savunma sanayi ve diğer alanlarda değil, sağlık alanında da bunun yollarını, yöntemlerini bulmamız gerekiyor.”
Kuran konuşmasının sonunda ülkeye ve uluslararası topluma fedakârca sağlık hizmeti sunan tüm sağlık çalışanlarının bayramını kutladı.
Tören sonunda meslekte 30, 40 ve 50. yılını dolduran hekimler, protokol tarafından kendilerine takdim edilen plaketlerle onurlandırıldı.