Yürekler nasıl yanmasın..Nasıl dağlanmasın, kış günü umuda yolculuk, buz gibi soğuk suda çocuk, kadın, erkek bedenleri. Tahmin etmişsinizdir 'evet' mülteci aileler. Daha yeni haber geldi, 20'nin üstünde bir anda kayıp giden hayatlar. Yüzlercesi ise can verdi, bu yolculukta başaramadılar, istedikleri ülkelere gidemediler, hayalleri yarım kaldı.
İç savaş nedeniyle, evlerinde, ülkelerinde huzur bulamayan, can güvenlikleri olmayan, aş için ne yapacaklarını bilmeyen bu insanlar Türkiye'ye sığındı, yüz binler oldu, milyonu geçti. Türkiye'de hiç olmasa biraz daha iyi imkanlara sahipler ama Avrupa umuduyla her yolu deniyorlar. Neden geldiler ?, Neden gidiyorlar ?, Amaçları ne ? Tabi bunlara girmeyeceğim, sadece bedenleri kıyıyı vuran o insanları görünce, nasıl önlenmeli diye kendime soruyorum. Kendim deyince de, 'sen işit' atasözü gibi..
Artık bu ciddi bir sorun haline gelmeye başladı. Yok Avrupa şu kadar insan alacak, bu kadar gelecek gidecek. Bunları bir kenara bırakalım da Aylan bebeğin o kıyaya vuran minik bedeni ne çabuk unutuldu. Unutulurda, çünkü her gün yeni Aylan bebekler, anneler, babalar, kardeşler can veriyor. Kıyılardan insan bedenleri toplanıyor. Böyle bir tablo olamaz, olmamalı. Daha dün 20 can gitti. Artık televizyondan bu görüntüleri izledikçe yine mi ? Yine mi ? diyor acıyla düşüncelere dalıyoruz.
Bunun bir çözümü mutlaka olmalı. Kaçak mültecilerin artık bu yollara başvurmaması da gerekiyor. Geçenlerde bir röportaj izledim. "Ne pahasına olursa olsun, biz gideceğiz, durmayacağız diyor" bir baba. Tamamda ya minik yavrun ? Kıyılarda gece vakti yüzlerce insan botlarla Yunanistan'da gitmeye çalışıyor. Güvenlik güçleri peşlerinde koşuşturuyor, engellemeye veya bot batınca kurtarmaya çalışıyor. Her gün aynı manzara, onlar gitmekte kararlı, devlet göndermemekte. Yunan güvenlik güçleri botlarını patlatıyor, Türk sahil güvenlik kurtarıyor. Dalgalar alabora ediyor, denizden insanlar toplanıyor. Her gün aynı durumun durmadan yaşanıyor.
Bizler televizyondan kötü haberlerini alıyor, üzülüyoruz. Ertesi gün bir daha. Kış şartları ise daha zor. Olumsuz hava ölümleri katlıyor. Umut yolcuları ise gitmekten vazgeçmiyor. Kısır bir döngü sanki. Olağan bir hal haline geldi gibi. Gelmesin, o çocukların bedenlerini kıyıda, milyonlarca insan gibi bizde görmek istemiyoruz.
Nasıl çözüm bulunur, bunun tek yolu da her halde evlerine yurtlarına dönmeleri. Yani, artık ülkelerinde huzurun barışın gelmesi lazım. Türkiye'nin çabaları bu yönde ama şer odakların ise hedefi farklı. Bölgede huzur gelsin istiyoruz, huzursuzluk isteyenler durmuyor. O mülteciler geri döner mi ? O da belli değil. Tam bir muallak. Bunun için vatan kavramını bizler çok iyi biliyoruz da, bilmeyenlerinde hiç olması bu insanların yaşadıklarını görerek bir ders almasını temenni ediyoruz. Onlar topraklarından çıkartılmasaydı, ülkelerinde savaş çıkmasıydı, bunları yaşanmayacağını da unutmamak gerekli...İyi ki, Türkiye var ya olmasaydı...