Sandıkta Milli İrade kararını verdi ‘Evet’ çıktı.
Şimdi ‘Hayır’ diyen CHP, ‘Evet’ biz haklıyız algısı oluşturarak meşru referandumu, gayri meşru hale getirmek için kolları sıvadı.
‘Evet’ten halkın kararından rahatsızlıkla her yol deneniyor.
'Mühürsüz oy’ üzerinden başlatılan tartışma ile referandumun iptalini isteyen CHP, “Sine-i Millet dahil her türlü yaptırım masa da” diyerek kozlarını oynuyor.
Şunu diyorlar, başvurulardan netice alamazsak tüm milletvekilleri istifa eder, seçime gideriz.
Dünya’da yüzde 85 ile örneğine az rastlanır yüksek katılımın olduğu bir halk oylamasını gölgede bırakmak için böyle kritik bir açıklama geliyor.
Peki CHP gerçekten haklı mı ?
Tarihi sürece ve örneklere iyi bakmak gerekli.
Algı ‘Mühür’ üzerinden başlatıldı.
Seçimler 1961 yılında 298 sayılı kanunla düzenlendi.
Mühür basımı o tarihten bu yana devam ediyor.
1982 darbe anayasasıyla birlikte Yüksek Seçim Kurulu Anayasal bir kurum haline getirildi.
Bu süreçten itibaren 33 yıldır mühür tartışması her seçimde artarak sürdü.
Oy pusulası ve zarflara iki mühür vuruluyor. Birini basımı yapan YSK, diğerini ise sandık kurulu.
2010 yılında yapılan değişiklikle başka kriterler de getirilip, güvenlik önlemi 3’e çıkarıldı.
YSK basımlarda özel filigranlı kağıt kullanmaya başladı.
Sahte oyu imkansız hale getirdi.
Mühür de tek kriter olmaktan çıktı.
Sandıklardan mühürsüz oylar çıktı algısı doğru ama eksik.
Örnek, bin seçmeni olan bir sandıkta, sandık kurulu YSK mühürlü pusulaları kendileri mühürlerken atladıkları ve mühürlemedikleri ortaya çıkıyor.
Ortada sahtecilik yok.
Hata kimin, sandık kurulunun.
Yani bin kişinin oy pusulasından 1-2’si 3-5’i veya daha fazla tek mühürlü pusula var.
Denilen gibi milyonlarca değil.
YSK mühürlü, filigranlı kağıt, başında her partinin temsilcisi, sandık kurulu, güvenlik güçleri orada usulsüzlük yapılması mümkün değil.
Hani diyorlar ya mühürsüz oylarla ilgili YSK hep iptal kararı verdi.
Öyle bir durum da yok.
Yakın zamandaki birkaç örneğe bakmak gerekli.
7 Haziran seçimlerinde İstanbul’da birkaç sandıktan çıkan YSK mühürlü, sandık kurulu mührü basılmamış oylar üzerine CHP’nin itirazıyla 11 Haziran 2015’te bir karar verildi.
Ne dendi, “Sandık kurulu, başkan ve üyelerince sehven yapılan hata nedeniyle sandığa yansıyan seçmen iradesinin yok sayılmaması gerekli”.
Yine HDP’nin aynı tarihteki başvurusuna seçim kurulu “Hile gütmeyen mühürsüz oylar geçerli sayılır, hata seçmene yansıtılamaz”
Hani karar yoktu.
33 yıldır YSK’nın tüm tek mühürlü oylarla ilgili kararları da böyle.
Bu zamana kadar hiçbir itirazda olmadı.
“Mühürsüz yurtdışı oyları iptal edildi, yurtiçi oyları kabul edildi” tartışması ise algı operasyonunun, halkı kandırma taktiğinin tavan yaptığı iddialardan biriydi.
Biliyorsunuz yurt dışı oyları erken kullanıldı.
‘Kullanılan oylar hemen sayıldı ve mühürsüz oylar iptal edildi’ dendi.
Gerçek neydi?
Yurtdışı oyları kullanıldıktan sonra sayım yapılmadan mühürlenip Türkiye’ye getirilir. Türkiye’deki seçimler olduktan sonra yurtdışı ve yurtiçi oyları birlikte sayılır.
Yurtdışı oyları da sayılırken tüm partilerin temsilcileri başında hazır bulunur.
Onları iptal ettin, bunları iptal etmedin tartışması havada kalıyor.
Tüm tek mühürlü oylar aynı anda geçerli sayıldı.
AK Parti’nin mühürsüz oylarla ilgili yaptığı itirazı ise koz olarak kullandılar.
Olay neydi.
Doğu illerinde sandıklar 16:00’da kapandı. Şimdi deniyor ki, AK Parti sandıktan ‘Hayır’ çıkacağını gördü bu yönde karar aldırdı.
AK Parti’nin başvurusu daha oy kullanımı devam ederken. Yani herkes oy kullanıyor, sandıktaki sonuç belli değil.
YSK ise 16:05’de mühürsüz oyların geçersiz sayılmayacağı yönünde açıklama yapıyor.
Oylar sayılmaya başlamadan ‘Evet-Hayır’ belli değilken.
Peki ya anlatılanlar, bunların tam tersi.
Sanki oylar sayıldıktan sonra açıklama yapıldı, mühürsüz oylar ilk defa geçerli sayıldı.
Diğer konu ise CHP’nin yargıya başvurma talebi.
YSK kararları yargıya kapalı. Bu biliniyor.
Sadece Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapılabiliyor.
Konu 55 milyon seçmeni ilgilendirdiği, diğer insanların haklarını da kapsadığı için bireysel hak ihlali kapsamında değerlendirilmeyip görevsizlik kararı çıkması yüksek ihtimal.
Hatırlayın, CHP iç hukuku tüketince 2014 yılı yerel seçimlerinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Ankara’daki seçimlerin iptal edilmesi için başvurdu.
Avrupa mahkemesi bu davaya bakmadı.
Milyonlarca seçmen adına karar vermesi ise mümkün değildi.
Bunu hiçbir ülkenin kabul etmesi de olanaksız.
Bunları CHP bilmiyor mu?
Çok iyi biliyor da, dedik ya amaç gaye başka.
Artık ülkenin huzura ihtiyacı var.
Halkın ise doğruları öğrenmeye.
Sine-i Millet deniyor, sandık orada buyurun.