Zor günlerden geçiyoruz. Hainler durmuyor.
Terör örgütü taktik değiştiriyor.
İstanbul'da maç sonrası halkın arasında polisimize yönelik gerçekleşen hain saldırıda verilen onlarca şehit ve yaralının acısı henüz dinmemişken, hemen peşine Kayseri'deki silahsız, çarşı iznine çıkan Mehmetçiğimiz hedef alındı.
Hepsi daha ana kuzusu, vatani görevini yapan kahramanlardı. Türk'ü Kürdü, Lazı Çerkezi hepsi bir ardaydı.
Yine canlar gitti, ocaklara ateş düştü, hepimizin canı yandı.
Sıkışan, can çekişen, darbe üzerine darbe yiyen terör örgütü sansasyonel eylemlere yöneldi. Çünkü varlığını bir şekilde göstermesi gerekli.
Yok oluyor, gücü zayıflıyor son kozlarını oynuyor, taktik değiştiriyor. İngiltere'de bir dönem İrlanda Kurtuluş Örgütü olarak bilinen terör örgütü IRA’nın son dönem taktiğini uygulamaya başlıyor.
Teröristler taktik değiştirdi, yeni hedefleri farklı.
Kayseri'deki gibi gerçekleşen hain saldırıların bilimsel adı terör alanında 'Yumuşak Hedef' olarak tanımlanıyor. Bu tür saldırılarda silah gücü o an az veya yok, halkla iç içe olan güvenlik güçleri tercih ediliyor. Yani güvenlik güçlerinin zayıf anlarında halkla birlikte hedef alınıyor. Yada ayrı ayrı.
Bu arada amaçlar farklı, sıkıştılar. Güvenlik güçlerinin kendilerine karşılık verme ihtimallerini düşürüyorlar. Çatışma ortamı minimize ediliyor, vur kaç, yada canlı bomba yöntemleri ile halk ve güvenlik gücü bir seçiliyor. Dikkat ederseniz silah gücü yüksek noktalarda saldırı ve çatışma haberleri son günlerde gelmiyor. Aslanlarımız, yiğitlerimiz güvenlik güçlerimiz teröristleri inlerine kadar kovalıyor, etkisiz hale getiriyor.
Bu saldırılarla kendilerince ne mesaj vermek istiyorlar ?
Kayseri'deki hain saldırı gibi noktalar seçilerek terör örgütü 'askerimize polisimize' 'Biz sizin ne yaptığınızı biliyoruz' mesajı vermeye çalışıyor. Kayseri 1. Komando Tugayı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde terörle mücadelede büyük başarılara imza attı ve teröristlerin temizlenmesinde çok etkili oldu.
Saldırının diğer bir mesajı ise halka yönelik. Korku ve panik oluşturmak. Tabi tankların önüne yatan, göğsünü siper eden bir Millet ne kadar korkacaksa o da ayrı bir konu. Güvenlik güçleri ile sivil halk bir hedef seçilerek "Güvenlik güçlerinin olduğu yerde güvensiziniz' algısı oluşturulmaya çalışılıyor.
İstanbul'daki hain saldırının ardından halk polisi ve askeriyle kenetlendi, büyük bir destek sağlandı. Terör örgütleri bu büyüyen birliktelik ve ortak hareket karşısında çekiniyor, korkuyor. Çünkü, terörle topyekun mücadele demek, yok olmaları demek.
'Milli Seferberlik Çağrısı' ve bunun her kesimden destek görmesi teröristlerin en çok korktuğu noktaydı.
Diğer bir algı ise 'Devleti zayıf göstermek'. Büyük fedakarlıklarla, kanla kurulmuş, milyonlarca şehit verilmiş köklü bir devleti korkutmak. 'Devlet korkmaz, devlet teröristi korkutur, başını ezer, nefesini keser, hareket ettirmez'
Terör örgütü iyice kapana kısıldı, Suriye ve Irak'ta etkinliği azalıyor. Barındığı yerlerde nefes alamıyor. Şehirlerde aktif hareket kabiliyetlerini yitirdiler. Canlı bombalarını son koz olarak kullanıyorlar. 2016 yılına gelindiğinde terör örgütüne katılım oranı son 40 yılın en düşük seviyesine indi. Kendilerine katılacak terörist bulamıyorlar, paralı askerlere yöneliyorlar. Zaten terör örgütünün içerisinde bir çok ülkenin vatandaşı hainler bulunuyor. Bölge halkında destek bitti denecek kadar az.
İşin başka boyutu ise dış mihrakların bu taşeron örgüte desteği. Dil ucuyla "Saldırıyı kınıyoruz" "Türkiye'nin yanındayız" diyorlar, bombalara bakıyorsunuz 'fabrikasyon'. Kim verdi peki bu bombayı bu hainlere. İlk önce kendi ürettiğiniz silahları, bombaları vermeyin bakalım ne halt yiyecekler.
İHBAR EDİN
Ülkede büyük bir seferberlik başladı, 'Devlet Millet' teröre karşı el ele. Terör örgütleri hepsi birlikte ülkemize saldırıyor. Amaçları bölmek, parçalamak, iç savaş çıkarmak. 15 Temmuz'da başaramadıklarını yerine getirmek. Türkiye üzerine hedefleri olanlar var güçleriyle saldırıyor.
Artık, bu lanet PKK ve uzantısı terör örgütleri ile tüm terör örgütlerinden, ağababalarından kurtulma vakti. Bekamız, geleceğimiz söz konusu. Emniyet Genel Müdürlüğü online ihbar hattını da devreye soktu. Şüpheli görülen her konuyu anında bildirmemiz, destek olmamız gerekli. Telefon ihbar hattını da, zaten hepimiz biliyoruz.
Milli Mücadele döneminde ülkedeki herkes istihbarat elemanı gibi çalışmıştı. Her türlü bilgiyi, şüpheyi ilgili yerlere fedakarca bildirmişti. Şuanda büyük bir 'Milli Mücadele' dönemi. Güvenlik güçlerimize destek vermemiz, kendimizi polis-jandarma yerine de koymamamız gerekli. Boş ihbarlarla devleti meşgul etmekten ise kaçınmalıyız.
Bir iki çift söz de siyasilere söylemek gerekli. Terörle mücadele konusu 'Milli Beka' sorunudur. Burada siyaset olmaz. Bunun üzerinden de devlete, iktidara vurulmaz. Polemik yapılamaz, siyaset malzemesine çevrilemez.
İngiltere örneğini yukarı da vermiştim. Terör den kurtulmak için siyaset askıya alınmış, topyekun halkla birlikte mücadele verilmişti. Hatta halk güvenlik güçlerine yardımcı olmak için bomba ihtimaline karşı çöplerini şeffaf poşetlerde bile atmaya başlamıştı.
Terör bitecekse el ele, birlikte bitecek. Zor günlerden geçiyoruz, sakin olmak bütünlüğümüzü korumamız gerekli. Devletimize destek vermemiz, yanında olmayız. Hain terör örgütleri son kozlarını oynuyor.
Güzel günler bizi bekliyor, inanıyoruz